Ormanlar, göller, nehirler, kentler, kıyı ve denizler... Gezegenimiz birçok farklı ekosistemi barındırır ve bu ekosistemlerde yaşayan her bir canlının eşsiz bir yeri ve görevi vardır... Bu eşsiz canlıları korumak ancak #BirlikteMümkün. Yaban hayatını ve yaşam alanlarını korumak, yaşamak için ihtiyacımız olan kaynakları ve kendi yaşam alanlarımızı da korumamız anlamına geliyor.
2024 Yaşayan Gezegen Raporu’muza göre sadece 50 yıl içinde (1970-2020) izlenen yaban hayatı popülasyonlarının ortalama büyüklüğünde %73’lük dramatik bir düşüş yaşandı. Rapor insanlık için ciddi tehditler oluşturan tehlikeli eşik noktaları giderek yaklaşırken, önümüzdeki 5 yıl içinde iklim ve doğa krizleriyle mücadele etmek için büyük bir kolektif çabanın gerekliliğine dikkat çekiyor.
Türkiye’de de doğal alanlarımızı hızla kaybederken, tehdit altında olan türlerin sayısı da hızla artıyor. Ülkemizde 10.000'den fazla bitki türü, 153 memeli, 490 kuş, 480 deniz balığı, 384 kelebek, 106 sürüngen ve 80.000'den fazla omurgasız tür yaşamakta. 2018 IUCN kırmızı listesine göre ülkemizde 401 tür tehdit altında.
Eğer bu şekilde devam edersek popülasyonlar azalmaya devam edecek, doğal hayat yok olmaya sürüklenecek ve hepimizin bağlı olduğu ekosistemlerin bütünlüğü tehlikeye girecek. Yeni bir başlangıca her zamankinden daha çok ihtiyacımız olan bu günlerde hem doğanın sağlığını hem de kendi sağlığımızı korumak için yapmamız gereken türleri ve yaşam alanlarını korumaktır. Gelecek nesillere yaşayan bir dünya bırakabilmek bizim elimizde. Bu gidişata dur diyebilecek son nesil biziz.
Bugün harekete geçmez ve somut adımlar atmazsak her şey için çok geç kalmış olabiliriz. WWF- Türkiye (Doğal Hayatı Koruma Vakfı) olarak biyolojik çeşitliliğin korunması adına; korunan alanların sayısını ve korunma gücünü artırmak için kamu kurum ve kuruluşları, yerel yönetimler, STK’lar ile birlikte çalışıyoruz.