İKLİM KRİZİNİ YABANA ATMA

1708 - KİŞİ İMZALADI

WWF-Türkiye (Doğal Hayatı Koruma Vakfı) olarak 50 yıldır insanlığın doğayla uyum içinde yaşadığı bir geleceğin kurulması için çalışıyoruz. Siz de çalışmalarımıza destek olabilirsiniz.


SMS Yoluyla
Telefon Yoluyla
E-mail Yoluyla

WWF-Türkiye (Doğal Hayatı Koruma Vakfı)’nin kampanya ve destek amaçlı bilgilendirmelerinden haberdar olmak istiyor ve bilgilerimin WWF-Türkiye (Doğal Hayatı Koruma Vakfı) veri tabanında saklanmasını onaylıyorum.

İKLİM KRİZİNİ YABANA ATMA

1,5 °C hepimiz için hayati bir sayı. Neden mi? Çünkü gezegenin sağlıklı geleceği bu sayıda saklı!

Gezegenimizdeki tüm canlı yaşamını tahrip edecek bir ekolojik krizin ortasındayız. İklim krizinde geri dönülmesi mümkün olmayan bir noktaya hızla yaklaşıyoruz. İklim krizi artık kapımızda değil yaşamımızın tam ortasında! 

2024 yılı, ortalama sıcaklık artışı1.5°C’nin üzerinde ilk takvim yılı olarak kayıtlara geçti.(1.5°C eşiği kesin olarak aşılmadı fakat ilk kez bir yıl bu sınırın üzerine çıktı.) Ocak 2025, kayıtlara geçen en sıcak ay oldu. Her yıl şiddeti gittikçe artan orman yangınları, seller, fırtınalar, kuraklık vb. doğal afetler; küresel ısınmada kritik eşiği geçtiğimiz takdirde neler olabileceğinin küçük bir ön gösterimi adeta. 

Akdeniz bölgesinde yer alan Türkiye, iklim krizinden en fazla etkilenmekte olan ülkelerden biri. Meteoroloji verilerine göre Türkiye’de sıcaklık ortalamaları 1994 yılından beri (1997 ve 2011 yılı hariç) normalin üzerinde seyrediyor. Bununla birlikte son 10 yıla ait veriler her yıl başta doğu ve güney doğu olmak üzere çeşitli bölgelerde değişen şiddette meteorolojik kuraklık gözlemlendiğini ortaya koyuyor. Yapılan tahminler önlem alınmadığı durumda 2035 yılı sonrasında yıllık yağış miktarının %25’e varan oranda azalabileceğine dikkat çekiyor.

Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli, iklim krizinin yıkıcı etkilerini minimumda tutmak için sıcaklık artışının sanayileşme öncesi seviyeye kıyasla 1,5 derece ile sınırlanmasının ve 2050 yılında ise küresel emisyonların sıfırlanmasının elzem olduğunu bildiriyor bildiriyor. Her 0,1 derecelik artışın yıkıcı ve geri döndürülemeyebilecek etkileri olacağı veya mevcut etkilerin sıklığını ve şiddetini daha da artıracağı biliniyor. Küresel sıcaklık artışının 2 dereceye ulaşması durumunda şiddetli kuraklığa maruz kalacak insan sayısının 410 milyona çıkması, sel riskinin %170 oranında artması ve başta kıyı toplulukları olmak üzere 49 milyon insanın yaşam alanlarının sular altında kalması öngörülüyor.

Halihazırda 1,3 dereceye ulaşan küresel ortalama sıcaklık artışı açıkça gösteriyor ki bugün harekete geçmezsek, hiç de uzak olmayan bir gelecekte iklim krizinin çok daha şiddetli etkileriyle yüzleşeceğiz. Nitekim mevcut hedef ve politikalar bizi 2,5 ila 2,7 derecelik bir ısınma patikasına doğru götürüyor.

Türkiye, Paris İklim Anlaşması’nı onayladı ve 2053 yılına kadar net sıfır emisyona ulaşma hedefini açıkladı. Buna rağmen 27. Taraflar Konferansı’nda açıklamış olduğu güncellenmiş Ulusal Katkı Beyanı, 2030 yılına kadar sera gazı emisyonlarının % 33 oranında artacağı anlamına geliyor. Oysa daha iddialı ve gerçekçi bir iklim hedefi mümkün! Yapılması gereken bugünden itibaren emisyonların azaltılması ve fosil yakıtlardan çıkışın belirlenmesi.

Yetkilileri, iklim kriziyle adil, kapsayıcı ve bilim temelli mücadele için bir an önce 2053 net sıfır hedefiyle uyumlu politika ve eylemler hazırlamaya ve uygulamaya çağırıyoruz.


İKLİM KRİZİYLE MÜCADELE ETMEK İÇİN SEN DE ARAMIZA KATIL!